Türkiye’nin Gıda Güvenliği Sorunsalı ve Çözümü

Bu makale, Türkiye’nin Tarım ve Hayvancılık Sektörünün Dijital ve Genetik Teknolojilerle Dönüşüm ihtiyacını analiz etmekte ve konuya ilişkin yol haritası önermektedir.

Ali Rıza BÜYÜKUSLU

Küresel iklim krizinin derinleşmesi, gıda güvenliğini bir beka sorunu haline getirmiştir. Türkiye gibi tarım ve hayvancılık potansiyeli yüksek ülkeler, üretim kapasitesini artırarak hem iç pazarda gıda arz güvenliğini sağlamak hem de uluslararası rekabet avantajı elde etmek durumundadır. Geleneksel üretim modelleri, iklim değişikliği, su kıtlığı ve artan nüfus gibi baskılar karşısında yetersiz kalmaktadır. Bu bağlamda, yapay zekâ (AI), dijital tarım teknolojileri ve genomik bilimin sunduğu ileri biyoteknolojik çözümler, gıda endüstrisinin sürdürülebilir ve verimli bir şekilde yeniden yapılandırılmasında kritik bir rol oynamaktadır.

Türkiye’nin tarım ve hayvancılık sektörünün mevcut durumu

Türkiye, geniş tarım arazileri, iklim çeşitliliği ve zengin biyolojik çeşitliliği ile tarım ve hayvancılıkta önemli bir potansiyele sahiptir. Ancak, ülkemiz gıda sektörü ya da tarım endüstrisi yanlış tarım politikaları, kötü ekonomi yönetimi dolayısıyla enflasyon kaynaklı yüksek girdi maliyetleri, tarım-hayvancılığın özünde olması gereken milli-yerli üretim ülküsü ve felsefesinden uzaklaşarak hem girdilerde hem de topluma gıda ürünleri sağlamada ithalata bağımlı hale getirilmesi, tarım arazilerinin imar rantına feda edilmesi, başta kentler ve çeperlerinde olmak üzere tarıma elverişli verimli toprakların korunamaması, kent tarımı kavramına uzaklık, yenilenebilir ve yakın ekonomi modellerinin uygulanmaması, kırsalda toprak reformunun yapılması veya kooperatifçiliğin bir türlü yasal, uygulama zemininin ve yeterli teşvik sağlanması yönünde politikaların olmaması, topraktan tüketiciye yani sofraya ürüne ulaşma süreçlerinde korkunç kayıt dışı bir ‘rant ve komisyon’ pahalı lojistik ve belirli aracıların nemalandığı saadet zinciri ekonomisinin olması gibi bilinen sıkıntıların dışında verimlilik, su yönetimi, toprak kalitesi, hayvancılıkta genetik ıslah ve dijital teknoloji tabanlı akıllı tarım uygulamaları gibi alanlarda yapısal sorunlarla karşı karşıyadır.

Bunlar;

• Yetersiz veri analitiği (Büyük Veri Bilimi) ve akıllı tarım, sürdürülebilir tarım ve hayvancılık ile endüstriyel gıda sektörünün dijital transformasyonu için gerekli olan dijital altyapı eksikliği özellikle AI-IOT-RTLS çözümleri

• İklim değişikliği kaynaklı kuraklık ve su stresi

• Genetik çeşitliliğin korunması ve ıslah teknolojilerinin çok sınırlı kullanımı

• Gıda arz zincirinde konvensiyonel lojistik, depolama ve takip sistemlerinden kaynaklı sorunlar.

Ve elbette hemen hemen her alanda olduğu gibi bu sektörde de teknik-teknolojik yetkinlikler/yeteneklerle donatılmış yüksek nitelikli insan gücü ve liyakatli yönetici eksikliği çok önemli bir sorun olarak görünmektedir.

Bu da yetmez diploma dağıtan veya ticaret yapan fiziki görüntüsü veya ismi üniversite olan kurumlardan mezun düz vasıflara dolayısıyla düz diploma sahibi iş gücü değil gerçekten bilimsel-akademik çalışma, inovasyon ve Ar-Ge yapan, geleceğin girişimcilerini yetiştiren yükseköğretim kurumlarından mezun insan kaynağı yetiştirilmesi ve üniversite-gıda endüstrisi iş birliği ayrıca elzemdir.

Tarımda endüstri 4.0-5.0’a geçiş ve AI teknoloji devriminin rolü

Yapay zekâ ve diğer dijital teknolojiler, tarım ve hayvancılık sektöründe veri odaklı karar verme süreçlerini optimize etmek için kullanılmaktadır.

• Hassas tarım uygulamaları: Toprak analizi, hava durumu tahminleri ve bitki sağlığı izleme sistemleri, AI destekli sensörler veya diğer dijital teknolojik çözümlerle yapılmaktadır.

• Veri analitiği ve tahmin modelleri: Büyük veri analitiği sayesinde, hastalık salgınları ve verim düşüşleri erken tespit edilebilir.

• Robotik ve otomasyon: Otonom traktörler, insansız hava araçları (drone) ve otomatik sulama sistemleri, iş gücü maliyetlerini azaltırken verimi artırır.

Genetik bilim ve biyoteknolojinin önemi

Genomik bilim, bitki ve hayvan genetiğini optimize ederek daha dayanıklı, verimli ve besleyici ürünler elde etmeyi sağlamaktadır.

• CRISPR Gen Düzenleme Teknolojisi: Bitkilerin kuraklığa dayanıklılığını artırmak ve hastalıklara karşı direnç geliştirmek için kullanılır.

• Hayvan genomik ıslahı: Süt verimi yüksek inekler veya hastalıklara dirençli kümes hayvanları yetiştirmek için genetik analizler yapılır.

• Biyoteknolojik gübreler ve mikrobiyal iyileştirme: Toprak sağlığını artırarak, kimyasal gübre kullanımını azaltır.

Avrupa Birliği ve Hollanda örneği

Avrupa Birliği’nin tarım ve gıda politikaları;

Avrupa Birliği (AB), tarım ve gıda sektöründe sürdürülebilirliği artırmak için kapsamlı politikalar ve regülasyonlar geliştirmiştir. “Tarladan sofraya” yaklaşımı ile şekillendirilen AB Gıda Kanunu, gıda zincirinin tüm aşamalarını kapsayarak, her bölümde gıdanın güvenliğinden o bölümde faaliyet gösteren operatörün sorumlu olmasını sağlamaktadır.

Avrupa Yeşil Mutabakatı

AB, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile çevresel sürdürülebilirliği hedefleyen kapsamlı bir strateji benimsemiştir. Bu mutabakat, AB’nin 2030 ve 2050 için iklim hedeflerini artırmayı, temiz, uygun fiyatlı ve güvenli enerji sağlamayı ve temiz ve döngüsel bir ekonomi için endüstriyi harekete geçirmeyi amaçlamaktadır.

Hollanda’nın tarımda dijitalleşme ve biyoteknoloji kullanımı

Hollanda, tarım teknolojileri ve biyoteknolojide dünya lideridir. Dikey tarım ve akıllı sera sistemleri gibi yenilikçi uygulamalarla, verimli toprak kullanımı ve su tasarrufu sağlamaktadır. Ayrıca, biyoteknoloji alanında yaptığı yatırımlarla, bitki ve hayvan genetiğinde önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Hollanda’nın tarım alanında ön plana çıkmasında en önemli rolü üniversiteleri üstlenmiştir. Hollanda’nın tarıma dayalı kalkınma ve endüstriyel tarım performansında bilimin rolü yadsınamaz.

Diğer taraftan, tarım faaliyetlerine yönelik Ar- Ge merkezlerine ve tarımın desteklenmesine yönelik proje bazlı kamusal veya özel sektör yatırımlarına çok ciddi teşvikler ve destekler söz konusudur. Son yıllarda bu süreç genetik-mühendislik- yapay zekâ gibi ileri teknoloji alanlarının geleneksel tarım bilimine entegre edilerek çok disiplinli çalışmalara geçişle başka bir bilim dalgasının etkisi ile ilerlemektedir. Bu bağlamda, devlet-tarım endüstrisi ve üniversite bileşenlerinin iş birliği artmakta ve geleceğin tarım sektörünü veya yeni nesil tarımcılığı yeniden dizayn etmektedirler.

Türkiye için stratejik öneriler

1. Ulusal Dijital Tarım Platformu kurulması: Yapay Zekâ teknolojileri destekli ve veriye dayalı karar alma mekanizmalarının geliştirilmesi.

2. Genetik Islah ve Biyoteknoloji Araştırma Merkezlerinin (Kamusal alanda, üniversitelerde veya özel sektörde) desteklenmesi.

3. Yatırım teşviklerini artırmak, tarımı desteklemek amaçlı kurulmuş ziraat bankasını asli görevinin yani geleneksel tarımı destekleme görevinin yanı sıra tarım teknolojilerini ve tarım alanında kurulması gereken silikon vadilerini destekleme ve Start-up ekosisteminin güçlendirilmesi misyonu ile hizmet vermesini sağlamak önem arz etmektedir.

4. Uluslararası iş birlikleri ve Teknoloji Transferi: AB’nde Hollanda gibi tarım alanında ön almış ülkeler ve konuyla ilgili diğer global ülkeler, araştırma kurumları, üniversiteler ve aktörlerle ile ortak projeler yürütülmesi ileri tekniklere, teknolojilere ve gelişmelere adaptasyon açısından son derece kıymetlidir.

Türkiye’nin tarım ve hayvancılığa dayalı gıda endüstrisini, AI ve genomik bilimler gibi ileri teknolojilerle entegre etmesi hem gıda güvenliğini sağlamada hem de uluslararası rekabet avantajı elde etmede kritik bir strateji olacaktır. Başlangıçta, AB tarım politikaları ve Hollanda gibi başarılı örnekler, Türkiye’nin dijital ve biyoteknolojik dönüşümünde yol gösterici ve özellikle Avrupa Birliği Tarımda/ Gıda endüstrisinde akıllı, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme stratejisi ve elbette Avrupa Birliği’nin tarım-gıda güvenliği vizyonu önemli bir referans kaynağı olabilir. Ancak, tüm bu başarılı modellerin örnek alınmasının ötesinde ülkemizin tarım ve hayvancılık tarihine ve kültürüne uygun yeni bir milli ve yerli tarım politikasının günümüz bilimsel gerçekleri doğrultusunda inşa edilmesi ve hayata geçirilmesi tarıma dayalı yeni bir kalkınma perspektifinin seçilecek kalkınmada öncelikli sektörlerle birlikte ele alınması şarttır. Bilimim teknolojiye, teknolojinin ürüne dönüştüğü bir dünyada tarım ilkel üretim yöntemlerine, ithalata veya keyfiyete bırakılamayacak kadar bir milli güvenlik sorunudur. İnsanın beslenme hakkı evrenseldir ve devletin güvencesi altındadır. Bu bağlamda, tarımda dijital transformasyona eş zamanlı olarak yeni bir hikâye yazma zamanı gelmiştir. Türkiye’nin alt yapısı, doğası, iklimi ve beşerî kaynakları bunun için çok uygundur. Tek ihtiyaç inanmışlık, adanmışlık, vizyon ve liderliktir.