Üniversite öğrencilerinin ekonomik çilesi: Burslar yetiyor mu?

Öğrenci enflasyonu, eğitim maliyetlerinin ve öğrencilerin yaşam giderlerinin artması anlamına gelir. Türkiye’de öğrenciler nasıl etkilendi?

Mustafa AYABAKAN

Şu bir yıldır içerisinden geçmekte zorlandığımız enflasyonla mücadele, ekonomik sıkıntılar, yaşam mücadelesi yani hayat mücadelesi hepimizi mental olarak çok fazla etkiledi. Boğaza kadar dayanmış kredi kartı borçları, her ay kartlara takla attırmak zorunda kalarak bir hayatı sürdürmeye çalışmak ne yazık ki çok acı.. Nitekim bu ekonomik sıkıntılar alınan tedbir, önlem ve uygulamalarla biraz daha hafiflemeye başladı. Dilerim ülkece önümüzdeki günlerde, aylarda çok daha rahata çıkarız.

Üniversite kapıları yeniden açılırken, öğrenciler ve aileleri için hem heyecan hem de endişe dönemi başladı. Eğitim masrafları, her geçen yıl daha da artıyor. Bu artışın yanında bursların ve kredilerin öğrencilere yeterli olup olmadığını sorgulamak, artık daha da önemli bir hale geliyor. Bu yazımda 2024 yılındaki enflasyonda öğrenci olmayı ele almak istedim siz okuyucularımla. 2024-2025 Türkiye için yeni eğitim öğretim dönemi artık başlıyor. Ülkemiz için 20 milyona yakın öğrencimiz için başarılı bir eğitim hayatı dileyerek yazıma başlamak istiyorum. Üniversite kapıları yeni açılırken, öğrencilerin ve ailelerinin yaşadığı büyük heyecan, ne yazık ki ekonomik gerçeklerle gölgeleniyor. Eğitim dönemi başladığında, öğrencilerin yanlarına alacakları burslar ve aile desteği, sık sık gündeme geliyor. Ancak, bu desteklerin öğrencilerin gerçek ihtiyaçlarını ne kadar karşılayabildiğini sorgulamak artık şart.

Öncelikle, burs ve kredilerle ilgili yıllar içindeki değişimi anlamak gerekiyor. 2014 yılında aldığımız burs miktarları ile günümüzdeki burslar arasında uçurumlar var. 2014’te 330 TL olan bir burs, bugünün ekonomisinde 2000 TL gibi görünüyor. Ancak, bu artış, gerçek anlamda öğrencilerin yaşadığı zorlukları gidermeye yetmiyor. 2014 yılında aldığımız burs, bir öğrenci için yeterli olabiliyordu; peki ya şimdi?

Bugünün öğrenci bursu, gerçekte ne kadar alım gücüne sahip? 2014’teki bursun alınabilirliği, bugüne oranla çarpıcı bir şekilde azalmış durumda. 10 yıl önce asgari ücretin üçte biri kadar bir burs alıyorduk, şimdi ise asgari ücretin on yedide biri kadar bir burs alıyoruz. Bu, öğrencilerin ekonomik zorluklarının ne kadar derinleştiğinin bir göstergesi.

Üniversite öğrencileri, ev kiraları, faturalar, ders materyalleri ve diğer masraflar nedeniyle büyük bir mali yük altındalar. Örneğin, İstanbul dışında bir şehirde bile en düşük kira ve faturalar ortalama 8.000 TL’ye kadar çıkabiliyor. Oysa ki öğrenci bursu, bu yükü tek başına karşılamakta yetersiz kalıyor. Ben yıllar önce üniversite eğitimimi Çanakkale’de tamamladığı dönemlerde Çanakkale’de bir öğrenci kendi bursu ile bir ay çok rahat geçinebiliyordu. Hatta Üç arkadaş kaldığımız evde aynı zamanda odalar çok büyük, ferah geniş bir eve aylık 700 lira kira veriyorduk. Bu parayı üçe bölmek bir öğrenci için muazzam bir olaydı. O dönemler aldığımız burs çok bereketliydi. Gidip şakir çay ocağında Çanakkale Boğazı’nın karşısında tüm gün okey atıp çay içmekten sıkılır hale gelmiştik. Bugün o günkünden daha yüksek burs alıp daha kalitesiz yaşıyor öğrenciler. Yani şöyle, en düşük kaliteye sahip bir yurtta kalmak için devletten aldığınız burs ile aile evinden gelen harçlık dahi yetmiyor.

Bir dönem kafede çalışarak günlük 50 TL kazanan bir öğrenci, kirayı ve diğer masraflarını ödeyebiliyordu. Ancak günümüzde, bir öğrencinin harcamalarını karşılayabilmesi için hem okuyup hem çalışmayı tercih ediyor. Fakat bu seferde çalışma temposu ağır geliyor ve çalıştığı işin getirisi, yaşam standartlarının çok gerisinde kalıyor. Günümüzün öğrencileri, artan yaşam maliyetleri nedeniyle, temel ihtiyaçlarını karşılamak için maalesef çalışmak zorunda kaldıklarından dolayı bu durum, eğitimlerine yeterince odaklanmalarını engelliyor ve onları, sosyal medya veya diğer geçici işlerle zaman harcamaya mecbur bırakıyor.

Üniversite eğitiminde yaşanan bu denli ekonomik sıkıntılar, sadece öğrencileri değil, aileleri de zorluyor. Devlet desteklerinin ve burslarının artması gerektiği şu an bu tabloda çok açık. Mevcut burslar ve krediler, günümüz ekonomik şartlarıyla uyumlu değil, bir öğrencinin sadece iki bin lirayla bir ay geçinebilmesi nasıl mümkün olabilir? Aile çocuğuna aylık harçlık mı gönderecek, yurt veya ev kirasını mı? Aileye ne yazık ki burada çok fazla ekonomik güçlük düşüyor. Ayrıca, devlet yurtlarının fiyatları da artmış durumda. 2014 yılında 111 TL olan KYK yurt ücreti, bugün 300 TL’yi geçmiş durumdaki tiplere göre değişen odalarda en yüksek ücret 770 lira en düşüğü 300 lira. Yani söz konusu ekonomideki bu artış, öğrenci burslarının bu masrafları karşılamaktan çok uzak olduğunu gösteriyor.

Bugün bir öğrenci için dışarıda yemek yemek, sinemaya gitmek veya bir kafede arkadaşlarıyla vakit geçirmek, neredeyse imkansız hatta biraz komik ama bu tür istekler birer lüks haline gelmiş durumda. Ekonominin, geçim derdinin getirdiği baskı öğrencilerin sosyal yaşam alanlarını daraltırken, eğitimlerine odaklanmalarında da zorluk yaşatıyor. Hikayenin sonunda bu durum, öğrencilerin eğitim süreçlerini ve kişisel gelişimlerini de olumsuz etkiliyor.

Sonuç olarak, üniversite öğrencilerinin ekonomik zorlukları sadece kişisel bir mesele değil; toplumsal bir sorundur. Eğitimde fırsat eşitliği sağlamak ve öğrencilerin ekonomik baskılar altında kalmadan eğitimlerini sürdürebilmeleri için, burs ve kredilerin yeniden değerlendirilmesi gerekiyor. Eğitim hakkının yalnızca ekonomik gücü olanlara değil, tüm öğrencilere eşit şekilde sunulması gerektiği unutulmamalı.

Kaynak: Sanayi Gazetesi