Üniversite sanayi işbirliği

İTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü her sene farklı ülkelerde “Endüstri Mühendisliği ve Uygulama Alanları Üzerine Küresel Ortak Konferans” düzenliyor.
Üniversite sanayi işbirliği Üniversite sanayi işbirliği

Dr. Levent SÜMER

levent.sumer@smrstrategy.com

Bu yıl Prof. Fethi Çalışır başkanlığında 12-15 Ağustos 2025 tarihleri arasında “Endüstri 5.0 Çağına Endüstri Mühendisliği” temasıyla İstanbul’da gerçekleşecek olan konferans kapsamında 1. Ulusal Endüstri Mühendisliği En İyi Uygulamalar Konferansı da düzenlenecek olup, firmalarımızda yürütülen başarılı endüstri mühendisliği projelerinin konferansta paylaşılmasına olanak tanınacak. Bu konferansta sanayi firmalarımız bünyelerindeki en iyi uygulama ve başarı örneklerini sunabilecekler. Proje özet bilgileri gönderim son tarihi 31 Mayıs 2025 olan bu konferans sanayi ve üniversite işbirliği açısından faydalı sonuçlar barındıracaktır.

Bu vesileyle bu yazımda üniversitelerde yürütülen bilimsel faaliyetlerin topluma olan katkısının arttırılabilmesi adına oldukça önem arzeden sanayi-üniversite işbirliğinden bahsetmek istiyorum.

ABD’de üniversite-sanayi işbirliği (University-Industry Collaboration), bilgi tabanlı ekonomik gelişimde ve yenilikçi teknolojilerin ticarileştirilmesinde kritik bir rol oynar. Bu işbirliği çok farklı alanlarda gerçekleşmekte ve ABD ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır. Bu alanların arasında yapay zeka destekli savunma sistemleri, büyük veri, siber güvenlik, bulut bilişim gibi alanlardaki ar-ge çalışmaları, yeni ilaç keşifleri, genom bilimi, medikal cihaz geliştirme, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve iklim teknolojileri, elektrikli araçlar, otonom sürüş sistemleri, hassas tarım, gıda güvenliği, genetik modifikasyonlar yer almaktadır.

ABD’de üniversite sanayi iş birlikleri sayesinde her yıl 10.000’den fazla patent başvurusu yapılmakta ve üniversiteler milyarlarca dolar gelir elde etmektedir. Aynı zamanda yüzbinlerce kişiye istihdam sağlayan bu iş birlikleri için ABD’deki özel sektör ar-ge harcamalarının %5-10’u üniversitelerle ortak projeler üzerinden gerçekleşmekte. 2023 itibariyle ABD’de toplam ar-ge harcaması yaklaşık 800 milyar USD civarındadır ve bunun önemli bir kısmı üniversitelerle yapılan işbirliklerinden kaynaklanmaktadır.

Mühendislik alanında dünyanın önde gelen üniversitelerinden biri olan Massachusetts Institute of Technology (MIT) mezunları tarafından kurulan şirketlerin dünya çapındaki gelirleri 1,9 trilyon USD’nin üzerindedir. Sadece MIT’nin ekosistemi, dünyanın en büyük 10. ekonomisi ile yarışacak büyüklüktedir. Öte yandan Harvard Üniversitesi de biyomedikal ve sosyal bilimlerde sanayi işbirliğinde oldukça güçlüdür. Üniversitede teknoloji transfer ofisi oldukça aktif, ar-ge çalışmaları yoğun ve klinik araştırma gelirleri oldukça yüksektir.

Ülkemizde de son dönemlerde sanayi ve üniversite işbirliklerine vurgu yapılmakta ancak gerek kurgusu gerek bütçesi itibariyle maalesef istenen seviyede bir sonuç vermemektedir. ABD’de üniversiteler ekonomik aktör olarak görülürken ülkemizde daha çok bir eğitim kurumu olarak değerlendirilir. ABD’de ticarileştirme kültürü üniversitelerde yerleşmişken ve kamu-özel sektör-üniversite arasındaki bağ güçlüyken Türkiye’de ticarileşme oldukça zayıf ve patentler ekonomik değere dönüşememektedir. Ayrıca özel sektör ve sanayi ile işbirliği yapılması akademik kariyerde ilerleme noktasında frenleyici bir etki olarak değerlendirilmektedir.

Türkiye’nin önde gelen üniversiteleri olan İTÜ’den lisans ve Boğaziçi Üniversitesinden doktora dereceleri olan biri olarak bu iki üniversitemizde ve benzer kalitedeki bazı üniversitelerde sanayi ve üniversite alanında bazı faaliyetler yürütülmekle birlikte bu üniversitelerimizin akademik kaliteleri yüksek olmasına rağmen ticarileştirme kültürü yeterli değildir. Bununla birlikte İTÜ ARI Teknokent ve İTÜ Çekirdek gibi yapılar girişimcilik açısından öncü ve çok sayıda TÜBİTAK, TEYDEB, Horizon projelerinde aktiftir. Boğaziçi Üniversitesi mezun girişimciliği (örn. Peak Games, Trendyol, Yemeksepeti kurucuları) ise güçlü ancak bu henüz sistematik bir üniversite politikası haline dönüşmemiştir.

2019 yılında London School of Economics’ten Anna Valero ve MIT’den John Van Reenen’in 78 ülkede yaklaşık 15.000 üniversiteyi kapsayan araştırmalarında bir bölgedeki üniversite sayısındaki %10’luk bir artışın, o bölgede gelecekteki kişi başına GSYİH’nin %0,4 daha yüksek olmasıyla ilişkili olduğunu göstermektedir. Araştırma, kişi başına düşen GSYİH ile üniversiteler arasındaki ilişki yalnızca üniversitenin, personelinin ve öğrencilerinin doğrudan harcamalarından kaynaklanmadığını üniversitelerin büyüme üzerindeki etkisinin bir kısmının insan sermayesindeki artış ve daha fazla yenilik yoluyla dolaylı olarak gerçekleştiğini ortaya koyuyor.

Bu çerçevede üniversite ve sanayi arasındaki iletişim ve işbirliğinin daha da güçlenmesi bir ülke politikası olarak önceliklenmesi sürdürülebilir büyüme ve kalkınma için oldukça önemlidir. Türkiye’de üniversite ve sanayi arasındaki işbirliğinin güçlenebilmesi ve üniversitede alınan patentlerin ticarileşmesi için ciddi uzman ekiplerin kurulması, sanayinin beklentilerine uygun doktora programları ve araştırma projelerinin hazırlanması, üniversite ile sanayi arasında veri alışverişinin kolaylaştırılması ve teknopark ve teknoloji transfer ofislerinde yapılan projelerin niteliksel başarılarının takibi faydalı olacaktır.