Üretimin ‘Fay’ Hattı

Sanayi tesislerinde deprem nedeniyle hasarlar meydana gelirken, akıllara beklenen İstanbul depreminden sonra üretimin merkez gücüne gelebilecek zararlar geldi.

Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen depremin ardından bölgede bulunan illerde üretimin yüzde 50 oranında aksadığı ifade edildi. Dış ticaret verilerine bakıldığında Türkiye geneli toplam ihracatın yaklaşık yüzde 8’ini elinde bulunduran bölgenin 6 ve 12 ay arasında yaşanan üretim aksaklığını gidermesi beklenirken OSBÜK tarafından açıklanan verilere göre OSB içerisinde bulunan bazı binalarda da hasar meydana geldiği bilgisi paylaşıldı. OSB’ler içerisinde can kaybı bilgisi gelmemesi sevindirirken üretimde yaşanan aksaklıklar nedeniyle bölge sanayicileri de toparlanma sürecine girdi. El birliğiyle bu sürecin hızlı bir şekilde atlatılması beklenirken başta OSB’ler olmak üzere sanayi tesislerinin depreme ne kadar hazır olduğu sorusu merak konusu oldu. Hali hazırda beklenen İstanbul merkezli depreminde Türkiye’nin üretim gücünü büyük oranda bünyesinde barındıran Marmara Bölgesi’ne vereceği zarar merak edilen diğer bir konuyu oluşturuyor.

Depremin İhracat Raporu

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) belirlediği Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşundan yaklaşık 80 tanesi, gerçekleşen deprem bölgesinde bulunuyor. Bu firmalardan birçoğu yaşanan depremin ardından hasar almazken kentlerde yaşanan yıkım nedeniyle üretimlerine ara vermek zorunda kaldı. TÜRKONFED’in “2023 Kahramanmaraş Depremi Afet Durum Raporu” başlıklı raporunda depremin mali etkisinin 84,1 milyar dolar düzeyinde olması beklenirken, deprem bölgesinde bulunan 10 kentin ihracatının da 15 milyar doların altına inmesi bekleniyor. Kentlerdeki enkazı el birliğiyle ile devlet kurumlarıyla koordineli bir şekilde toparlamaya çalışan ihracatçılar, diğer taraftan da üretimde yaşanan aksaklığı gidermeye çalışıyor. Bazı üreticilerin ise tesislerindeki makinaların hasar görmesi ve hatta fabrikalarının ağır hasarlar alması sanayicilerin daha sağlam yapılara ihtiyaç duyduğunu gösterdi. Uzmanlar tarafından bu ihtiyaca karşılık olaraksa çelik yapı sistemleri ve sismik izolatörler gösteriliyor. Bu iki teknoloji sayesinde başta üretim tesislerinin bütünlüğü korunabilirken, sanayicilerin bünyesinde barındırdığı hassas makinaların da sarsıntıdan hasar görmemesi sağlanıyor.

Altın Anahtar: Dayanıklılık

Ham çelik üretimiyle Avrupa çapında birinci olan Türkiye’de uzmanlar tarafından açıklanan verilere göre yapıların sadece yüzde 1’i çelik yapı sistemlerinden oluşuyor. Uzun ömürlü ve düşük maliyetli olması sebebiyle hem OSB’ler hem de ülkede bulunan tüm sanayicilerin çelik yapıları tercih etmesi gerektiğini belirten uzmanlar, böylelikle deprem esnasında üretim bantlarının çok daha az etkilenebileceğini ifade etti. Bunun yanında hali hazırda bulunan üretim tesislerinin de sağlamlaştırılabileceğini belirten uzmanlar “Karbon Fiber” veya “CFRP”/”FRP” olarak da bilinen karbon elyaf malzemesiyle kolonların kaplanabileceğine değindi. Kaplamanın ardından kolonlarda ki esnekliğin artırılarak depremin şiddetinin daha az hissedileceği, dolayısıyla da hassas üretim cihazlarının sarsıntıdan en az etkiyle kurtulabileceği de vurgulandı.

Tesislerde Önlem Alınmalı

Depremin hemen ardından fabrikaların çalışmaya devam etmesinin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Naci Görür, “Ekipmanlarınızın büyük bir kısmını kaybederseniz, işçinizi kaybederseniz, üretim gücünüzü kaybederseniz toparlanmak için ne para bulabilirsiniz ne de kalifiye insan bulabilirsiniz” ifadelerini kullandı. Sanayi tesislerinin depreme güvenlikli hale getirilmemesinin ekonomiye de darbe vuracağına dikkat çeken Görür, fabrikaların 8 veya 9 şiddetinde bir depremde makinaların yerinden sökülüp, tahrip olup, devre dışı kalıp kalmayacaklarını bilmelerini ve ona göre de önlem almaları gerektiğini vurguladı. Kahramanmaraş merkezli depremin ardından bölge sanayicisine olan etkiler akıllara beklenen İstanbul depremi ile birlikte bu etkinin ne boyutta olabileceği sorusunu da getirdi.

Sanayinin ‘Kalbi’ Fay Üstünde

Sanayinin kalbinin attığı kentleri içine alan Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde Edirne, Tekirdağ, İstanbul, Kocaeli, Yalova, Sakarya, Düzce, Bolu, Bursa gibi sanayi şehirleri bulunuyor. Faaliyette olan 8 OSB’li İstanbul, 13 OSB’li Tekirdağ, 13 OSB’li Kocaeli ve 16 OSB’li sanayi şehri Bursa da kuzey fayı tehdidi altında bulunuyor. Bingöl’den Tekirdağ’a kadar uzanan Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın kapsadığı illerde yer alan toplam OSB sayısı 106 olurken, OSB’lerde yer alan toplam firma sayısı ise 40 bin civarlarında. Uzmanların yakın bir süreçte beklediği İstanbul depremi ise hem ekonomiyi hem yaşamı hem de Türkiye’yi büyük oranda etkileyebilecek potansiyel barındırıyor.

Riskin Üretim Boyutu

İstanbul Sanayi Odası’nın belirlediği ‘Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu’ listesinde yaklaşık 160 firma İstanbul’da bulunuyor. Beklenen İstanbul depreminden etkilenecek olan Kocaeli de bu listeye eklendiğinde iki ildeki büyük sanayi kuruluşu sayısı 200’e yaklaşıyor. Buna göre beklenen büyük depremin konumu, sahip olduğu büyük sanayi kuruluşları ile yarattığı katma değer ve istihdam ettikleri kişi sayısı dikkate alındığında, deprem bölgesi ülke ekonomisinin itici gücü olarak tanımlanabiliyor. Bu durumda uzmanlara göre, olası bir deprem halinde ülke ekonomisine olan tehdidinin büyüklüğünü ortaya koyuyor. 1999 depremini örnek gösteren uzmanlar, sanayi sektöründeki üretimin aksaması nedeniyle depremin maliyetinin 20 milyar TL’ye ulaştığını ifade etti. Buna göre üretimin ‘can damarı’ olarak nitelendirilen Marmara Bölgesi’nde beklenen depremin, ülkeye olan etkisinin oldukça yıkıcı olacağı tahmin ediliyor.

Dağınık Değil, ‘Organize’ Sanayi

Bu etkilerin dışında gözlerden kaçan bir diğer önemli konu ise parlayıcı, patlayıcı ya da kimyevi madde üreten, depolayan veya taşıyan sanayi tesislerinin dayanıklılığı oldu. Uzmanlar, olası bir deprem halinde tesis yıkılmasa bile sarsıntı nedeniyle hasar alabilecek depolara veya makinalara sahip olan üretim yerlerine dikkat edilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Depremin ardından hasar alma ihtimali olan bu tesislerdeki herhangi bir sızıntı nedeniyle çevreye önemli zararlar verilebileceğini ifade eden uzmanlar, gereken önlemlerin bir an önce alınmasını vurguladı. Bunun yanında dağınık sanayi tesislerinden ziyade planlı bir yerleşim planı olan OSB’lerin yaygınlaşması gerektiğini belirten uzmanlar, tesis ve fabrika denetimlerinin daha kolay yapılabileceğini ifade ediyor. Ayrıca genel olarak şehrin dışında kurulmuş olan OSB’lerin, söz konusu kimyevi maddelerin olası hasar yayılımını da büyük oranda engelleyebileceği belirtildi.