Yeni Teşvik Döneminde Dönüşümün Ekseni: Planlı, Ölçülebilir ve Yerli Sanayi

Türkiye’nin sanayi politikaları 2025 itibarıyla yeni bir evreye girmiştir. Artık gündem, yalnızca yatırım yapana vergi indirimi sağlamak değil; üretim altyapısını yenileyen, enerji verimliliğini artıran ve yerli teknolojiyi merkeze alan işletmeleri desteklemektir. Bu yönelim, uzun yıllardır tartışılan “teşvik var ama sonuç yok” döngüsünü kırmak için önemli bir fırsat sunmaktadır. Çünkü bugün mesele, destek bulunup bulunmadığı değil; o desteğin hangi amaçla ve nasıl planlandığı şeklindedir. Yeni teşvik kararnamesi, sanayicinin önüne daha seçici ama daha güçlü bir çerçeve koymuştur.

Dr. Cihan YALÇIN, SRG Mühendislik Danışmanlık Ltd Şti, ADÜ TEKNOKENT, Kurucu Genel Müdür

Cihan ODABAŞI, Global Karma Organize Sanayi Bölgesi, Bölge Müdürü

KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, vergi indirimi ve SGK işveren hissesi desteği gibi klasik unsurlar korunurken, bu kez odak, “teknolojik yenilenme” kavramına taşınmıştır. Özellikle 30 Mayıs 2025 tarihli kararnameyle yürürlüğe giren makine-teçhizat desteği, sistemde yapısal bir yeniliktir. Yatırım bedelinin yüzde 25’ine kadar nakdi katkı sağlayan bu uygulama, özellikle Marmara Bölgesi gibi sanayi yoğun alanlarda üretim teknolojisini modernize etmenin anahtarı olabilir. Ancak bu destek, tek başına değil, planlı bir üretim dönüşümünün parçası olduğunda anlam kazanacaktır.

Kocaeli bu yeni dönemin merkezinde yer almaktadır. Türkiye imalat sanayisinin kalbi olan bu il, aynı zamanda dönüşüm baskısını en yoğun hisseden bölgedir. Enerji maliyetleri, karbon nötr üretim gereklilikleri ve tedarik zincirindeki yeniden yapılanma, sanayiciyi daha bilinçli hareket etmeye zorlamaktadır. Yeni teşvik modeli, Kocaeli için hem bir koruma kalkanı hem de yeni bir kalkınma aracıdır.

Ancak uygulamada en büyük sorun, bilginin dağınıklığı ve koordinasyon eksikliğidir. Birçok işletme, aynı anda hem yatırım hem Ar-Ge hem de yeşil dönüşüm desteğine başvurabilecekken, bu programları birbirinden bağımsız yürütmektedir. Oysa bu üç alanın birlikte tasarlanması, bölgesel rekabet gücünü katlayabilecek bir sinerji yaratır.

Yapılan akademik çalışmalar da bu gerçeği desteklemektedir. Yatırım teşviklerinin başarısı, sağlanan kaynak miktarından çok, yönlendirme kapasitesiyle ilişkilidir. Sanayiciye yalnızca finansman sağlamak değil, hangi alanda nasıl bir yenilenme yapılacağı konusunda yol göstermek gerekir.

Bugün Türkiye’de teşviklerin en zayıf halkası tam da buradadır: bilgi vardır, kaynak vardır, fakat uygulamayı yönetecek planlama kültürü hâlâ zayıftır. Bu nedenle birçok proje, başvuru aşamasında kalmakta veya destek aldıktan sonra üretim sürecine istenen düzeyde yansıtmamaktadır. Kocaeli özelinde bu sorunun çözümü, yerel koordinasyonun güçlendirilmesindedir. Her organize sanayi bölgesi bünyesinde yalnızca bilgilendirme değil, stratejik danışmanlık işlevi görecek bir “Teşvik Koordinasyon Masası” oluşturulmalıdır.

Sanayici bu masada, hangi programın açık olduğunu, hangi desteklerin birleştirilebileceğini ve başvuru koşullarının ne olduğunu doğrudan öğrenebilmelidir. Böylece OSB’lerdeki bilgi akışı hızlanacak, firmalar hem zamandan hem de maliyetten tasarruf edecektir. Ayrıca benzer yatırımların toplu olarak planlanması, özellikle makine yenileme projelerinde ölçek ekonomisi yaratacaktır. Yani destek, bireysel değil, kümelenmiş üretim modeli üzerinden değerlendirildiğinde daha güçlü sonuç verecektir.

Yeni sistemin bir diğer boyutu, yeşil ve dijital dönüşüm odaklı politikaların kalıcı hale gelmesidir. Artık enerji verimliliği yatırımları, atık yönetimi ve karbon azaltımı yalnızca çevresel gereklilikler değil, rekabet parametreleridir.

KOSGEB’in Yeşil Sanayi Destek Programı ile Dünya Bankası kaynaklı Yeşil OSB Projesi bu yönde somut fonlar sunmaktadır. Ancak bu projelerin sürdürülebilir olması, sonuçların ölçülebilir hale getirilmesine bağlıdır. Bu nedenle sanayiciler, enerji tasarrufu veya karbon azaltımı sağladıkları projelerde, uluslararası geçerliliğe sahip ölç-doğrula (M&V) sistemlerine yönelmelidir.

Artık teşvik, yalnızca yatırımın yapılmasına değil, o yatırımın ölçülen etkisine odaklanmaktadır. Kocaeli’nin güçlü teknik kapasitesi, bu dönüşümün örnek laboratuvarı olmaya uygundur. Ayrıca dijital dönüşümün de bu yeni yapı içinde ayrı bir ağırlığı vardır. Üretim hatlarının otomasyonu, veri analitiği, yapay zekâ destekli üretim planlama gibi yatırımlar artık klasik teşvik kalemleri arasında yer almaktadır.

Bu gelişme, sanayicinin üretim maliyetlerini azaltmakla kalmayacak, aynı zamanda Türkiye’nin küresel tedarik zincirlerinde daha üst basamaklara çıkmasını sağlayacaktır. Kocaeli’nde Bilişim Vadisi ve Gebze Teknopark, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri, Teknokentler vb. gibi ekosistemler, bu dönüşümü hızlandıracak doğal merkezlerdir. Yeter ki firmalar bu merkezlerle iş birliği kurmayı bir zorunluluk değil, stratejik bir yatırım aracı olarak görsün.

Sonuç olarak, Türkiye’nin yeni teşvik dönemi, artık bir finansman modelinden öte bir yeniden yapılanma programıdır. Kocaeli özelinde bu süreç, yalnızca üretim hacmini artırmayı değil, üretimin niteliğini dönüştürmeyi hedeflemektedir. Sanayicinin amacı, tekil desteklerden yararlanmak değil; makine yatırımı, yeşil dönüşüm ve Ar-Ge çalışmalarını tek bir üretim vizyonu altında birleştirmek olmalıdır.

Devlet, gerekli araçları sunmuş; kamu kaynaklarını stratejik önceliklere göre yeniden düzenlemiştir. Şimdi görev, bu araçları doğru kullanacak planlı, ölçülebilir ve yerli üretim kültürünü yaygınlaştırmaktır.

Gerçek dönüşüm, artık teşvik almaktan değil; teşviki yöneten, onu ölçebilen ve sonuç üretebilen sanayiciden başlamaktadır. Kocaeli bu dönüşümün öncüsü olabilir; çünkü gerekli bilgi, sermaye ve irade zaten bu kenttedir. Şimdi mesele, bu üç unsuru aynı hedefte buluşturabilmektir.

Kaynak: Sanayi Gazetesi

Yorum Yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

six + 11 =