Avrupa Birliği (AB) Yeşil Mutabakatı’nın yürürlüğe girme süreci yaklaşırken, sanayicinin küresel ticarette güçlü rekabet edebilmesi için temiz enerji dönüşümünü hızlandırmasına ihtiyaç duyuluyor.
AB Yeşil Mutabakatı kapsamında sınırda karbon düzenlemesi 2023’te yürürlüğe girecek ve 2023-2026 yılları arası geçiş dönemi olacak. Mutabakata göre ticaret yapılabilmesi için üretilen mal ya da ürünün çevresel performansının uluslararası standartlara uygun olması ve operasyon sürecinde kullanılan enerjinin de yenilenebilir olduğunun belgelenmesi gerekecek.
Bu kapsamda, sanayi sektörünün Yeşil Mutabakat’a yönelik dönüşüm sürecini hızlandırması, iklim değişikliğiyle mücadele ederken küresel enerji krizi nedeniyle artan maliyetlerini azaltması açısından yenilenebilir kaynaklar giderek daha güvenli liman haline geliyor.
“YENİ BİR ULUSLARARASI TİCARET SİSTEMİ SÖZ KONUSU OLACAK”
KOLEN Genel Müdürü Kaya Uğur Karayurt, bütün dünyada yüksek seyreden enflasyon, salgının etkisini atlatamadan küresel piyasaların Rusya-Ukrayna savaşının etkisine girmesi, ham madde ve tedarik sorunlarının sanayi tarafında maliyetlerde ciddi yükselişi beraberinde getirdiğini söyledi. Bu durumun bir süre daha devam edebileceğini aktaran Karayurt, yenilenebilir enerjiye geçiş sürecinin hızlanmasının iklim değişikliğine bağlı sorunların azalmasına etkisi olacağı gibi yüksek enerji fiyatlarına ilişkin sıkıntılara da çözüm getirebileceğini anlattı. Karayurt, yenilenebilir enerjide fiyatların daha stabil kaldığını ifade ederek, “Ayrıca yerli ve milli kaynağınız olduğu için de savaş, salgın ya da politik gerilimler ve buna bağlı hayata geçirilecek kısıtlama uygulamalarından daha az etkilenirsiniz. Enerji ithalatında dışa bağımlılığın azaltılmasında yardımcı bir enstrüman olabilir. Şu anda bütün dünyada enerjide maliyetler artmış olsa da bir duruş olarak yenilenebilir enerjiden geri dönüş ya da vazgeçme söz konusu değil. Hatta kriz derinleştikçe yenilenebilir enerji politikalarında yatırım hızı artıyor.” diye konuştu.
“YENİLENEBİLİR ENERJİNİN ÇEVREYE VE KURUMLARA KATKISINI ÇOK İYİ ANLIYORUZ”
Türkiye’de de büyük şirketlerin yenilenebilir enerjinin çevreye ve kurumlara katkısını çok iyi anladığını vurgulayan Karayurt, şöyle devam etti: “Bugün bir kısım sanayicimiz faaliyetlerini yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılıyor. İhtiyacının yüzde 50 ve üzerini yenilenebilir kaynaklardan karşılayan sanayici sayımız giderek artıyor. Bununla birlikte sürdürülebilirlik stratejisi ya da politikası altında enerji ihtiyaçlarını yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlayan sanayicimiz sadece çevreye katkı sunmakla kalmıyor, küresel ticaretin de içinde kalıyor. Yeşil Mutabakat’ta AB’nin 2050’ye kadar karbon nötr olma hedefi var ve bu uzun dönem genel hedefine ulaşmak için inovasyon ve teknoloji, döngüsel ekonomi, sıfır kirlilik, biyoçeşitliliği koruma, sürdürülebilir ulaştırma, temiz, ulaşılabilir ve güvenli enerji gibi birçok dönüştürücü politika hazırlanıyor. Karbon vergisinin yanı sıra yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik teşvikler için yasal düzenlemeler söz konusu.
Yeşil Mutabakat kapsamında AB’nin sınırda karbon düzenlemesi 2023’te yürürlüğe girecek ve 2023-2026 yılları arasında bir geçiş dönemi var. Dolayısıyla mutabakatla ülkemizi ve sektörümüzü de yakından ilgilendiren yeni bir uluslararası ticaret sistemi söz konusu olacak.”
“SANAYİCİNİN İLK ADIMI DURUM TESPİTİ VE FİZİBİLİTE OLMALI”
Karayurt, sanayicinin Yeşil Mutabakat kapsamında oluşturulan çerçeve düzenlemelerini çok iyi anlaması gerektiğinin altını çizerek, “Bugün ürettiğiniz mal ya da ürünle küresel pazarda ticaretin içinde kalmaya devam edebilmeniz için ürününüzün çevresel performansını uluslararası standartlara uygun olarak yeniden düzenlemeniz tek başına yeterli olmayacak. Operasyon sürecinde kullandığınız enerjinin de yenilenebilir enerji olması ve bunu belgelemeniz gerekiyor.” dedi. Bu kapsamda sanayicinin ilk olarak elektrik ihtiyacının ne kadarını yenilenebilir kaynaklardan karşıladığını tespit etmesi gerektiğini belirten Karayurt, sanayicinin daha sonra üretim, operasyonel süreçler ve binalarında kullanılan enerjinin yenilenebilir olarak nasıl ve ne şekilde artırılabileceğini fizibilite edip program oluşturması gerektiğini dile getirdi.
Karayurt, “Yeşil Mutabakat’ı sadece bir çevre konusu olarak ele alırsak, sanayicimiz ciddi bir yanılgıya düşer. İlgili mutabakat AB için yeni bir büyüme stratejisidir. Bu strateji salgınla hız kazandı.” ifadesini kullandı.
YEŞİL SERTİFİKALAR YAYGINLAŞIYOR
Sanayicinin enerji verimliliği konusunda daha dikkatli ve duyarlı hale geldiğine dikkati çeken Karayurt, Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti Sistemi (YEK-G) ve Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası (I-REC) konusunda sanayicilerin istekli olduğunu aktardı. Karayurt, son dönemdeki enerji krizi ve elektrikte artan maliyetlerin yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelimi, özellikle güneş panellerine ilgiyi artırdığını ifade ederek şöyle konuştu: “2023-2026 geçiş süreci olacak ve uluslararası ticaretin içinde kalmak isteyen sanayicimizin bir an önce temiz, ulaşılabilir enerji kullanımında istenen ve belgelenmesi talep edilen alt limitlere ulaşması gerekiyor. Sanayicimiz bu konuya oldukça meraklı ve öğrenme, fizibilite etme noktasında çok hevesli. Bunun en yakın tanığıyız ama önümüzde kalan zamanı göz önünde bulundurunca harekete geçme konusunda yeterli hız ve çevikliği gösteremediklerini görüyoruz. Ülke olarak orta dönem hedefimiz 220 milyar doları bulan ihracat hacmimizi 300 milyar dolara çıkarmak. Yeşil Mutabakat ile uluslararası ticarette ciddi regülasyonlar yaşanacak. Küresel ticaretin içinde kalmaya devam edebilmemiz, üretimden dağıtıma kadar bütün süreçlerde ve operasyonlarda belirlenen standarda ulaşmamız için ülke ve sanayici olarak hızla bir durum tespiti yapmamız gerekiyor.”
Karayurt, KOLEN olarak dönüşümde gerekli süreçlerin yürütülmesi, planlanması ve sertifika olarak belgelenmesine yönelik hizmetler sunduklarını ve sanayiciye her türlü desteği vermeye hazır olduklarını kaydetti.